Ekonomik faaliyetlerin sınırlı enerji kaynaklarına talebi artırması enerji tüketimini de artırırken devletlerin bu konudaki politikalarını değiştirip değiştirmeyeceği de merak konusu.
İklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin azaltmak için enerji kullanım alışkanlıklarının gözden geçirilmesi gerekir. Özellikle devletlerin politikalarında değişikliğe gitmesi büyük önem arz ediyor. Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre 2018 yılında karbon emisyonu %1,7 oranında artarken küresel enerji tüketimi %2,3 oranında arttı. Bu rakam 2010 yılından bu yana tüketilen küresel enerjinin ortalama oranından da büyüktür. Başlıca nedeni ise ekonomik faaliyetlerin yenilenemez enerji kaynaklarına olan ihtiyacı artırması. Yenilenebilir enerji kaynaklarından rüzgar ve güneş enerjisi talebi artsa da doğal gaz talebine olan artış nedeniyle fosil yakıt taleplerini yine de geçememiştir. BP verileri ile hazırlanan grafikte küresel enerji tüketiminin kaynak bazlı dağılımını görüyorsunuz:
Petrol, kömür, doğal gaz gibi fosil yakıt türünden enerji kaynakları tüketimin %86'sını oluşturmakta. Hidroelektrik enerjisi ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları ise yalnızca hemen hemen %10 oranındadır. Hala kullanımı artmaya devam eden petrol ve doğal gaz karbon emisyonunun da artmasının başlıca sebebi. Kullanımı endüstriyel faaliyetlerde oldukça fazla olan fosil yakıtların ekonomik olarak uygunluğu da tercih edilebilirliğini artırıyor. Ancak 2017 yılından bu yana yenilenebilir enerji kaynakları maliyeti düşüş göstermekte.
Küresel emisyonun %70’i 10 ülkeden kaynaklı
Küresel karbon emisyonu oranlarını gösteren grafikte atmosfere en fazla CO₂ yani sera gazlarından biri olan karbondioksit salınımı gerçekleştiren on ülkeyi görüyorsunuz. Bu on ülke küresel emisyonun %67.6'sını oluşturmakta.
Nüfusu 1.5 milyara yaklaşan Çin milyon ton karbondioksit salınımı gerçekleştirerek atmosfere en çok zarar veren ülke oldu. ABD milyon ton ve Hindistan milyon ton ile Çin'i takip etti. Grafikte ikinci sırada yer alan ABD 2016 yılında yürürlüğe giren Paris Anlaşması'ndan ülkedeki petrol ve kömür endüstrisine zarar geldiği gerekçesiyle başkan Trump'ın kararıyla ayrılmıştı. Paris Anlaşması, iklim değişikliği ile mücadele bağlamında küresel sera gazı emisyonunu azaltmaya yönelik bağlayıcı kararlar içeren bir anlaşmadır. Küresel karbon emisyonu oranı 357 milyon ton olan Türkiye de anlaşmayı imzalayan ülkeler arasında yer alıyor.
Konu ile alakalı infografiğimizi incelemek için tıklayın.
Comments